Ankara Roma Hamamı
Ankara Roma Hamamı, Ankara’nın Altındağ ilçesinin Ulus Meydanı’ndan Yıldırım Beyazıt Meydanı’na uzanan Çankırı Caddesi üzerinde yer almaktadır. 3. yüzyılda Septimius Severus’un oğlu Roma İmparatoru Caracalla tarafından Sağlık Tanrısı Asklepios adına yapılmıştır. Parasal desteği kentin zenginlerinden Tiberius Iulius Iustinianus sağlamıştır. Bugün Roma Hamamı olarak adlandırılan bu platformun bir höyük olduğu, en üstte Roma Çağı (Kısmen Bizans ve Selçuk katları), onun altında Frig Devri yerleşmesinin kalıntıları tespit edilmiştir.
Höyük altında kalan taş kalıntılar çok iyi bir şekilde korunduğundan yapının planı anlaşılabilecek durumdadır. Buna göre yapının bir taşra kenti hamamından çok İmparatorluk standartlarına göre yapıldığı anlaşılmaktadır.
Hamam 80 x 130 m. boyutunda, taş ve tuğladan yapılmıştır. Çankırı Caddesindeki girişi ile, sütunlu bir revak kalıntısının çevrelediği geniş bir alana yayılan ve Palaestra denilen beden eğitimi ve güreş yapılan yere girilmektedir. Bu kısmın sağ tarafında yer alan sütunlu yolun üzerinde dört köşeli ve yuvarlak birçok yazılı sütun bulunmaktadır.
Spor alanının hemen arkasında phirigidarium (soğukluk) kısmı, solunda ise kenarlarında oturma basamakları bulunan piscina (yüzme havuzu) ile apoditerium (soyunma yeri), sağda yuvarlak tuğludan yapılmış sütun parçaları bulunan soğukluk yer almaktadır. İkinci sırada bulunan tepidarium (ılıklık) kısmında yine yuvarlak tuğladan sütun parçaları bulunmaktadır. Yıkanma odaları bu sütunların üzerinde bulunmaktaymış. Caldarium (sıcaklık) kısmı ise hamamın en arka kısmında yer almakta olup, 12 adet külhanı bulunmaktadır.
Ilıklık ve sıcaklık kısımlarının diğer bölümlerden daha geniş olmalarının nedeni Ankara’nın çok soğuk kış şartlarına bağlanmalıdır. Bunlar, etrafında ocaktan gelen sıcak havanın rahatça dolaştığı tuğla sütunlardan oluşan bir yer altı ısıtma tesisatı ile desteklenir ve yukarıda bulunan odalar da bu şekilde ısınırlardı.
VII. yüzyılda geçirdiği bir yangın sonucu tahrip olan yapının, kazılar sırasında ele geçen sikkelerden, yaklaşık beş yüz yıllık bir süre ile kullanıldığı ve zaman zaman onarıldığı anlaşılmaktadır.
1938-1943 yılları arasında Türk Tarih Kurumu tarafından yapılan arkeolojik kazılarda, hamamın soyunma ve yıkanma kısımları ile yer altındaki külhan ve servis yolları ortaya çıkarılmıştır
Sit alanında 2009 yılında yapılan çalışmalar esnasında birçok tarihi nesne de ele geçirilmiştir. Kuşkusuz, bu buluntular arasındaki en önemli eserlerden birisi de Antik Mısır tarihinin Geç Hanedanlık Dönemine tarihlenen (MÖ 8. yüzyıl sonları) bir muskadır. Fayanstan yapılmış olan muskanın ön yüzünde 19. Hanedan firavunlarından II. Ramses’in doğum adı, arkasında ise hükümranlık döneminde kullandığı taht adı yazılıdır. Devekuşu tüyü ve güneş kursu motiflerinin bezenmiş olduğu eser, Petrie ve Ashmolean Müzelerinde sergilenen çağdaş muska örneklerinden biçim ve içerik açısından oldukça farklıdır. Kazılarda bulunan bir diğer değerli obje ise “Attis Heykelciği“dir. Yaklaşık 12 santimetre boyunda ve bronzdan yapılmış olan heykelciği önemli kılan şey ise o güne kadar İç Anadolu’da yürütülen hiçbir kazıda benzer bir Attis tasvirine rastlanılmamış olmasıdır. Bu örnekte Attis; kanatlı, başında Frig başlığı, belden bir kemer ile tutturulmuş chiton elbisesi ve uzun çizmeleriyle ayakta dururken betimlenmiştir. Bugüne kadar ele geçirilen örneklerden hiçbirisi, buradaki kazıda bulunan heykelcikle kusursuz bir uyum göstermemektedir. Kayda değer buluntulardan sonuncusu da “Çarmıha Gerilmiş İsa Heykelciği“dir. Diğer pek çok kalıntıyla birlikte bir antik çöplüğün içinde bulunmasından dolayı MS 8. yüzyılda şehri istila eden Emevi ordularının tahribatı sırasında buraya atıldığı düşünülmektedir. Bu bağlamda heykelcik, Erken Bizans Dönemine tarihlenmektedir. 11 santimetre yüksekliğinde olup İsa kollarını yana açmış, çıplak ve başında yuvarlak bir çelenkle tasvir edilmiştir. Fakat ahşaptan yapıldığı düşünülen çarmıh detayı yok olmuştur.